Yeni Troya

yenitroya

ELİF ÇİĞDEM ŞAHİ KÖŞE YAZISI ; “BİR ZEYTİN AĞACININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ”

Hakkımdaki tanıtım yazısını okuyanlar bilir, şaka yapıyorum kim niye okusun benim tanıtım yazımı J – Edremit’teki Meslek Yüksek Okulu’nda Zeytincilik okuyorum. Küçük bir zeytinliğim var ve zeytin ağacı ile zeytinyağına aşığım.

Bütün bunlar son on yıl içinde gelişti. Yani zeytin ağacı, zeytin meyvesi ve zeytinyağıyla olan ilişkimin süresi bir zeytin ağacının ortalama ömrüyle karşılaştırıldığında devede kulak kalır.

Bahse konu ömür 400 yıl kadar olduğundan burada konuyla ilgili fazla ahkam kesecek durumda değilim. Fakat kader ağlarını örüyordu.

ZEYTİN BÜTÜN AĞAÇLARIN İLKİDİR

   Siz konuyu sinsice buraya getireceğimi anlamıştınız, lafı fazla uzatmadım.  Bildiğiniz ya da bilmediğiniz gibi zeytinlikleri maden sahası yapabilmek için bir yönetmelik çıkarıldı. Herkes hop oturup hop kalkıyor. Bir tek benim de üyesi olduğum taze Çanakkale Zeytinyağı ve Zeytin Üreticileri Derneği’nden bir ses çıkamadı. Ama ben bu yazıyı bizi eleştirmek için mi yazıyorum, hayır!

 Şahsen kendim şu anda bir vakit önce kesilmiş ve artık olmayan bir takım zeytin ağaçlarına ait bir toprak üzerinde oturuyorum. Neden mi orada oturuyorum? Çünkü hala önü ve iki yanında zeytinlikler var. Ve ben bu zeytinliklere yakın olmak istedim. Benim bu bencil isteğim ve tavrım sonucunda üç vakte kadar muhtemelen onlar da kalmayacak. Arz talep hikayesi…

Yaa işte böyle… Ne Edremit Körfezi’nde, ne de Çanakkale çevresinde denize yakın olup da, deniz manzarası olup da talan edilmeyen yada edilmeye aday olmayan bir yer kaldığını sanmıyorum. Yazlık adı altında kış aylarında hayalet kasaba, köy, site olarak varlıklarını sürdüren Ege sahillerinden söz ediyorum.

Altınoluk’ta Vakıf’a ait dönümlerce zeytinlik, bizzat vakıf tarafından müteahhitlere verilip, gözümüzün önünde birbirlerine bakan pencerelere dönüştü, aralarına bir taş atımı mesafe bile koyulmadı. Biz böyleyiz işte, yazın 15 gün denize gireceğiz diye zeytinlikleri oturduğumuz büyük şehirlerdeki çirkin binalardan beter yerlere dönüştürdük.

ZEYTİN YASASI, MADEN YÖNETMELİĞİ 

 Sökülmüş kökleri üzerinde oturduğum zeytin ağaçları benden öçlerini böylelikle alırken, ben de şimdi işime geldiği gibi madencilere atıp tutabilirim.

Konudan bilgi sahibi herkesin bahsedip durduğu 3573 sayılı kanunun 20. Maddesini ararken gördüm ki aslında bu kanun 1995 yılında değil 1939 yılında çıkmış.  Son halini (1995) aşağıya kopyalıyorum, sıkılmayacaksanız okuyun, sıkılacaksanız pas geçin ve tabii ki üstüne söyleceklerim var:

‘’ Madde 20. – Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevî atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır. Zeytincilik sahaları daraltılamaz. Ancak, belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması halinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik alanının % 10’unu geçemez. Bu sahalardaki zeytin ağaçlarının sökülmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının fennî gerekçeye dayalı iznine tabidir. Bu iznin verilmesinde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı araştırma enstitülerinin ve mahallinde varsa ziraat odasının uygun görüşü alınır. Bu halde dahi kesin zaruret görülmeyen zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez. İzinsiz kesenler veya sökenlerden ağaç başına ikimilyon liradan beşmilyon liraya kadar hafif para cezası alınır. Kesilen ve sökülen ağaçlar müsadere edilir. Bu Kanunun yayımından önce zeytinlik alanlarına ilişkin kesinleşmiş imar planları geçerlidir.  ‘’

İyi güzel. Yeni çıkan yönetmelik kanunen geçersizdir. Anayasaya da aykırıdır. Ayrıca da saçmadır. Çünkü zeytinlikleri taşımaktan bahsetmektedir. Bir zeytinliğin içindeki bütün ağaçların top yekün başka bir alana taşınıp burada hayatlarına devam ettiği nerede görülmüştür? Bırakın zeytinliği, okuduklarım, hiçbir maden sahasının işleri bitince eski doğal haline döndürüldüğü tek bir örnek olmadığını söylüyor.

MADENCİLER HİÇ HEVESLENMESİN

 İnşaatçılar ve o inşaatlarda oturacaklar heveslenmeye devam etsin. Çünkü kıyı şeridinde ve şimdi artık daha da içerilerde harika bir emlak piyasası oluşmuş durumda. Fiyatlar uçmuş, çünkü kimse buralara zeytinlik gözüyle bakmıyor. Herkes zeytinliklerin parsellenmesini bekliyor. Bu arada hepimiz yeni yapılan inşaatların önünden geçerken ağzımıza geleni söylüyoruz, sanki bu talanın bir parçası değilmişiz gibi.